Cem Koç
(Avukat,
Karikatürcüler Derneği üyesi)
İnsanlar toplum
oluşturarak bir arada yaşamaya başladığından bu yana, adalet, sürekli peşinde
olunan bir ideali ifade etmiştir. Adalet her zaman insanların özlemi, hedefi,
vazgeçilmezi olmuştur. Birlikte yaşayabilmenin, bir toplum oluşturabilmenin en
temel unsurlarındandır. Ütopya olarak adlandırılan, ideal toplum tasarımlarında,
her zaman temel kavramdır. Uyumlu, üretken, barışçıl bir toplum yaşamının
hayalini kuran herkesin , öncelikle ele aldığı bir husustur. En basit
anlatımıyla , eşitlik temeli üzerinde, herkesin hakkını alabilmesi olarak
da tanımlanmaktadır.
İnsanlığın daha uzun yüzyıllar süreceği anlaşılan adalet arayışında,
bulunduğumuz noktada, karikatür ile savunmanın işbirliğiyle Türkiye Barolar Birliği ve Karikatürcüler Derneği
tarafından oluşturulan “Adalet” konulu karikatür
sergisi 4 nisan 2014 te Ankara’da TBB Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezinde,
Avukatlar Haftası programı kapsamında açıldı. Aynı anda 17 Baro’da birden savunma mesleği
mensuplarının izlemesine sunulan sergide yer alan karikatürlerden oluşan bir de
albüm hazırlandı. 252 sayfalık albümün dünyanın
en usta çizerlerini bir araya getiren, tarihi öneme sahip bir seçki olduğu
rahatlıkla söylenebilir. Gerçekten de çok sayıda farklı ülkeden, farklı
kültürden karikatürcünün, toplumların ortak özlemi “adalet” konusunu işlediği
karikatürlerini içeren kitap, gelecekte,
bugünün insanının adalete bakışını, gelecek kuşaklara taşıyacaktır.
Sergide
çalışması yer alan ve açılış töreninin davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Rus
çizer Mikhail Zlatkovsky, sergi
açılışından önce düzenlenen “Adalet ve Mizah” konulu panelde yaptığı
konuşmasında, Rusya’da 1989-2000 yılları arasındaki
dönemin karikatürcüler olarak en rahat
dönemleri olduğuna, izleyen yıllardaki otoriter yönetim döneminde ciddi
sıkıntılar yaşandığına vurgu yaptı. Yine sergiye ve panele katılan İtalyan
çizer Alessandro Gatto , mizahın yüzyıllardır adaletsizliklerin ortaya
konmasında kullanıldığını, günümüzde halen güçlüyü eleştirdiği için başı
dertten kurtulmayan çizerler olduğunu, yine de karikatürün güç odaklarını
rahatsız edebildiğini belirttikten ayrı, sanatçı ve adalet uygulayıcısı için
kuralları harfiyen uygulamanın yeterli olmadığını , yorumlamayı bilmenin,
bulunulan noktanın ötesini seçebilmenin gerekliliğine işaret etti. Gerçekten de
hukuk uygulamamızda da görüldüğü gibi, hakimlerin, kanunu , metne sıkı sıkıya
bağlı kalarak uygulamaları halinde, hakkın korunması şöyle dursun, tam tersine adaletsizlik
olarak nitelendirilebilecek sonuçlar doğabilmektedir. Adil bir yargılamada,
hakimin kanuna gerektiğinde esneklikle yaklaşıp, olayın özelliklerine göre yaratıcı
yorumlar getirebilmesinin önemi hukukçularca bilinmektedir. Sanatçı da akademik
kurallara sıkı sıkıya bağlı kaldığında ortaya çıkan eserin vasat düzeyi aşamama
tehlikesi vardır. Sanatçının temel kuralları gözetmekle birlikte yaratıcılığını
ön plana çıkarması eseri belli bir düzeyin üzerine taşıyabilmektedir.
Toplumda ,
adaletin gerçekleştiği yolunda bir genel kabul olmadığında, huzurlu bir toplum
yaşamından sözedilemez. İnsanlar uzun tarihleri boyunca haklarının peşinden
koşmuşlardır. Bu arayış, bu kovalama, günümüzde de çeşitli toplumlarda, değişen
ölçülerde sürmektedir. Dünyanın bazı yerlerinde, yaşam hakkı gibi, en temel
hakların korunması öncelikliyken, bazı yerlerde bu nokta çoktan aşılmış,
ekonomik, sosyal haklar konuşulmaya başlanmış, bazı yerlerde ise bunun da
ötesine geçilmiştir. Ancak değişen hedefleri de olsa hak arayışı , toplumların
değişen ve gelişen yapısı içinde süreklilik arzetmektedir.
Genel bir
ifade ile adalet mücadelesi adını verebileceğimiz
bu mücadelede, vazgeçilmez bir unsur olarak, karşımıza savunma mesleğini çıkmaktadır.
İnsanların hak arama çabalarının yoğunlaştığı, karanlık , acılı, zor günlerde,
savunma mesleği çok daha fazla ön plandadır. Savunmanın yükü artmaktadır. Savunma
her zaman ezilenin yanında olmuştur. Böyle karanlık dönemlerde, nasıl savunmaya
her zamankinden daha fazla iş düşerse, karikatürcüler de tabiri caiz ise böyle
dönemlerde fazla mesai yapmaktadır.
Karikatür,
özü itibarıyle muhaliftir. Karikatüre kesin bir yer tayini doğru olmaz ama
yine de karikatürün genellikle
muhalefet kanadında yer aldığı
söylenebilir. Benzer bir tanımlamanın savunma için de yapabileceğini söylemek
mümkündür.
Karikatür
açısından bakıldığında; geçmişten günümüze, mizah tarihimizde tartışılmaz yeri
olan bir çok mizah-karikatür dergisi hep muhalif eğilimleri ağır basan
dergilerdir. Markopaşa, Tef, Gırgır örnek olarak anılabilir. Karikatür bu
dergilerde ağırlıklı yer tutmuştur.
Savunma
açısından bakılacak olursa; Türkiye’de toplumsal hareketlerin gelişimine
bakıldığında, en temel hak ve özgürlüklerin kabul görmesi yönünde yürütülen
mücadelede savunma mesleği mensupları
olarak avukatlar ve onların meslek örgütleri olarak barolar her zaman ön
saflarda yer almıştır.
Dolayısıyla savunma
ve karikatür, ezilenin, haksızlığa uğrayanın yanında yer alan, bu sebeple de genellikle
muhalefet cephesinde bir araya gelme eğiliminde olan iki çalışma alanıdır.
Karikatürlerde,
anlatım aracı olarak kullanılan çeşitli tiplemeler vardır. Bunlar
esnaf-vatandaş, evsahibi-kiracı, işçi-işveren , öğretmen-öğrenci gibi , içinde
yer aldıkları tabloda karşıtlıklarıyla bir gerilim yaratan ve sonuçta
karikatürün esprisini ortaya çıkaran unsurlardır. Karikatürcü genellikle
bunlardan birisine yakın olmak eğilimindedir. Tercihini kullandığı tipleme, çoğunlukla
o kompozisyonun mağdurudur, ezilmişidir.
Karikatürde
tiplemelerden sözedince, konu da adalet olunca, kaçınılmaz olarak karşımıza
Themis çıkar . Adaleti temsil eden tanrıça Themis, karikatürlerde sıklıkla boy
gösterir. Adalete olan inancın en çok sarsıldığı dönemlerde, karikatürde daha
çok yer alır. Karikatürcüler, sorunlu alanlarda dolaşmayı severler. Themis’in,
yeraldığı karikatürlerde, genellikle mazlum konumda çizildiğini görürüz. Bu
aynı zamanda karikatürcünün adalete bakışını yansıtır. Gerçekçi bir tespittir.
Adalete yönelik şikayetler arttığında doğal olarak adalet konulu karikatürler
de artmış olacaktır.
Karikatürcü,
adaleti arayan, özleyen kitlelerin sözcülüğünü yapmaktadır. Adaletin
gerçekleşmediğine inanmakta, adaleti temsil eden Themis’i ezilen, kaybeden olarak çizmektedir.
Çoğunluğu
tatmin edecek bir adalet anlayışının yerleşmesi, genel bir ifade ile adaletin
gerçekleşmesi için savunma ile karikatür aynı yolda yürümektedir.
.
Adalet ve
karikatürden sözedildiğinde, kısa bir süre önce, 26 martta kaybettiğimiz,
ülkemizin değerli çizerlerinden Ahmet Erkanlı’yı özellikle anmak gerekmetedir.
Zira kendisi karikatürlerinde adalet konusunu sıkça işleyen çizerlerdendir. Adaleti,
mahkemeleri konu alan çok sayıda karikatür çizmiştir. Bunlar sebebiyle hapis
cezalarına mahkum olmuştur. 4,5 ay cezaevinde kaldıktan sonra, ağır
rahatsızlığı sebebiyle, ailesinin ve Karikatürcüler Derneği’nin
girişimleriyle Cumhurbaşkanlığı affından
yararlanarak cezaevinden çıkmış ve çıktığı tarihten itibaren sürekli ilerleyen
rahatsızlıkları sebebiyle aramızdan ayrılmıştır. Burada
adalet ve karikatür ilişkisinin bir başka yönü ortaya çıkmaktadır. Karikatürlerde
mahkemeleri konu almak Ahmet Erkanlı örneğinde olduğu gibi çoğu zaman tehlikeli
olmaktadır.
Baskının
arttığı dönemlerde karikatürcüler, savunmaya en çok ihtiyacı olanlar arasında
yer almaktadır. Bu da savunma mesleği ile karikatür arasındaki ilişkinin diğer
bir yönünü oluşturmaktadır. Gerçekten de belli dönemlerde karikatürcüler, çizim
masaları ile mahkemeler arasında mekik dokumaktadır.
Zira
geçmişten bu yana düşüncenin ifade edilmesi, mala ve vücut bütünlüğüne karşı
işlenen suçlarla bir tutularak cezalandırılmaktadır. Genel olarak düşünce
açıklamanın, konumuza özel olarak ise karikatür çizmenin cezaevine girmeye yol
açabiliyor olması üzüntü vericidir. Bir değişimden sözedilebilecek ise de,
zaman içinde cezalandırılan düşünceler değişmekte, ancak genel olarak ifade
özgürlüğü anlamında bir ilerleme sağlanamadığı görülmektedir.
Bu anlamda
savunma ile karikatür, uzun bir süre daha aynı yöndeki yolculuğu sürdürecek
gibi görünmektedir.